18 Aralık 2013 Çarşamba

YILBAŞI ÇEKİLİŞİ SONUCU

   Öncelikle çekilişe gelen yorumlara cevap verebilmem mümkün olmasa da, hediyelerle ilgili olumlu görüşlerini söyleyenlere çok teşekkür ederim. Seçtiğim hediyelerin beğenilmiş olması beni mutlu etti. Umarım daha nice güzel çekilişlerde birlikte oluruz...
    Gelelim bugünün esas haberine bu çekilişin kazananııııııııııı
                                                           GÜLAY ÖZGÜR!
    Kendisini tebrik ediyorum ve hemen iletişime geçiyorum. Herkese teşekkürler SEVGİLER!...



17 Aralık 2013 Salı

balkabağına dönüşmeden...

    Bir adet Real Tech. expert face brush, bir adet Maybelline The Eraser Eye, bir adet de Revlon Colorstay Ultimate Suade ruj hediye ettiğim çekilişim bu gece yarısı sonlanıyooor... Hala katılmadıysanız ve bu hediyeler ilginizi çekiyorsa bugün son şansınız :) Gece yarısı çekilişi yapıp kazananı da hemen açıklayacağım kendisiyle çok çabuk iletişime geçmeliyim ki yarın akşam yola çıkmadan önce hediyelerini onun seçtiği renklerde alabileyim. Eğer bu sürede ona ulaşamazsam kendi seçtiğim tonlarda almak zorunda kalacağım. Kendisinden 3 gün içinde geri dönüş alamazsam da yeni bir talihli seçmem gerekecek... çekilişe katılmak için tık tık Bu arada blog satışım için de son siparişleri bugün ve yarın alabilirim. Çünkü ürünleri sizin verdiğiniz siparişler doğrultusunda alıyorum. Türkiye'e döndüken sonra alma şansım olmayacak... SEVGİLER!..

15 Aralık 2013 Pazar

KAZAK HAVASI MİMİ :)

 
 Yabancı youtuberların yaptığı sweater weather tag'i, severek takip ettiğim youtuber denizinpaylastiklari Türkçe'e çevirmiş ve çok da keyifli bir video yapmış. (İzlemek için tık tık ). Ben de özendim :))

Kış deyince aklına ilk ne geliyor?
Kat kat lahana gibi giyinmiş, buzlu kaygan zeminde kaymadan yürümeye çalışan içler acısı halim geliyor gözümün önüne :)

Favori Kış Aksesuarın Nedir?
Şallar, atkılar

Kahve mi? Çay mı?
kahve kahve kahve...

Favori Kış Mumun
Pahalı kokulu mumlar şu anda zavallı öğrenci bütçemin kaldıramayacağı lüksler olsa da, vanilla kokulu mumları kışa yakıştırıyorum diye genel bir cevap verebilirim.

Kırmızı Ruj Mu? Eyeliner mı?
Benim için zor bi soru. İkisini de çok severim çünkü ama daha çok kullanılabilmesi dolayısıyla eyeliner diyeceğim sanırım :)

En Sevdiğin Kırmızı Ruj?
Özel zamanlarda The Balm'dan Mia Moore yazısı için tık
Günlük Bourjois Color Boost Red Sunrise yazısı için tık

Çocukluğundan Bir Kış Anını Bizimle Paylaş
İzmir'li bir çocuk olarak kar, dolu vs. görmemiştim. Birgün kuzenimle anneannemlerin bahçesinde oynarken kafamızdan aşağı beyaz sert minik tanecikli birşeyler yağdığında, haşarı erkek kuzenimizin üst kattan başımıza pirinç attığını sanmıştık. Dolunun ne olduğunu o gün öğrenmiştim :))

Favori Kış Ojen
Bordo ojelere bayılıyorum!:)

Kısa Bot mu? Uzun Bot mu?
Kesinlikle uzun çizmeleri tercih ediyorum. Dar paça pantolon ve taytlarla kombinleyince ortaya çıkan görüntü hoş oluyor bence :)

Favori Kış Parfümün?
Parfüm kültürüm pek yok ama yaz kış farketmez ağır kokuları sevemiyorum. Şu sıralar favori parfümüm One Million. Uzun süre de öyle kalacağa benzer..


Favori Kış Makyaj Ürünün
Kışla ne alakası var diyeceksiniz belki ama niyeyse yazın elim hiç farlara gitmedi. Kış geldikçe dramatik göz makyajlarına olan iştahım tekrar kabardı:) Genel olarak farlar diyeceğim o yüzden..

Favori Kış Cilt Bakım Ürünün
Nemlendiricileeeer. O kadar da su içiyorum filan ama bana mısın demiyor. Yüzüm, ellerim, saçım, dudaklarım nemsiz a dostlar! son birkaç gündür yüzüm için kullandığım Vichy Aqualia Thermal ile aşk yaşıyorum ama hadi hayırlısı... İlişkimiz daim olur umarım :):)

Ben yine kimsenin beni mimlemediği bir mim yapmanın haklı gururunu yaşarken, bu yazıyı okuyan herkesi mimliyorum! :)

Çekilişime katılmak isterseniz: tık tık
Türkiye'de olmayan Revlon, Real Techniques gibi bazı markaların ürünlerinden sipariş vermek isterseniz:
buraya

Sevgiler!





13 Aralık 2013 Cuma

Blog Satışı

      İyi mi yapıyorum kötü mü yapıyorum bilmiyorum ama blog satışı yapmayı deneme kararı aldım. Çok sorulan ürünlerin bugün tam fiyatlarını araştırdım mevcut kur durumuna göre bi fiyat listesi çıkardım. Türk parasının çok değer kaybetmesi dolayısıyla fiyatlar pek mantıklı olmayabilir...Daha uyguna bulunabilir belki bilmiyorum siz araştırırsınız isterseniz...

Maybelline Fit me concealer: 30 TL
Maybelline The Eraser Eye: 35 TL
Revlon Colorstay Fondöten: 35 TL
Revlon Nearly Naked Fondöten: 35 TL
Revlon Just Bitten Kissable Balm Stain: 30 TL
Revlon Colorburst Gloss: 30 TL
Real Techniques expert face brush: 40 TL
Real Techniques Core collection :110 TL

Leke açıcı kremle ilgili biraz araştırdım. Bana achroactive max sorulmuştu onu bulamadım. Eczacı Melabel diye bir Bulgar markası tavsiye etti fiyatı 22 TL. Ancak ne bu marka ne de kremin kendisi hakkında hiçbir şey bilmiyorum. Dolayısıyla iyiymiş filan diye reklam yapamıcam...
BUGÜN BİR LEKE AÇICI KREM TAVSİYESİ DAHA DUYDUM O YÜZDEN BU YAZIYI GÜNCELLİYORUM :) Kremin adı ACHROMIN. Üzerinde skin whiting cream and uv filters yazıyor. Fiyatı da 5 TL

Bunlar bana sorulanlardı. Başka bir istek de olursa bakıp fiyat bilgisi verebilirim.
Detaylı bilgi için mail atabilirsiniz... SEVGİLER!..

12 Aralık 2013 Perşembe

vichy yeni yıl seti

      Yılbaşı yaklaşması sebebiyle her markanın özel setleri, promosyonları vs hepimizin ağzını sulandırıyor biliyorum. Benim de nemlendiricim bitmişti ve yeni bir nemlendiriciye ihtiyacım vardı. Kışın cildim kuruya döndüğünden ve her daim nem sorunu yaşadığımdan daha yoğun ve etkili nemlendiriciler kullanmam gerekiyor. Gözüm Vichy ve La Roche'daydı zaten. O yüzden Vichy'nin bu seti çok cazip geldi.
 

Önce kutusunu çok beğendim. İçinde ne olduğunu bilmeden direk yapıştım:) birkaç farklı çeşit kutu vardı, benim ihtiyacıma uygun olan da buydu ama gönül isterdi ki her farklı resimli kutudan birer tane alabileyim :D 


İçinden bir adet yılbaşı tebrik kartı, 1 adet tam boy ürün, 3 adet seyehat boyu ürün, 2 tane de tester çıkıyor.


Benim seçtiğim kutudaki tam boy ürün Aqualia Thermal adlı nemlendirici oldu. paraben içermeyişi, hassas ciltler için uygun oluşu benim istediğim özelliklerdi. 50 ml'lik bir ürün 48 saat nem verdiği iddia edilmiş. Uzun vadede nasıl bulurum bilmiyorum ama dün gece kullandığımda cildimde bıraktığı ferah ve yumuşacık hissi çok beğendim. 


50 g'lık mini boy bir termal su çıktı. Termal su kullanmayı seviyorum. Bende Avene'in devasa boyu vardı. Elimde bir seyehat boyu olması da iyi oldu, İşime yarayacak yani..


Seyehat boyu ürünlerin bir diğeri ise merak ettiğim ve denemeyi istediğim bir ürün. Purete Thermale adlı 3ü1 arada temizleyici. Söylenilene göre hem temizleme sütü, hem tonik, hem göz makyajı temizleyicisiymiş. Umarım güzel çıkar ve tam boyunu alırım :)


Seyehat boyu ürünlerin sonuncusu ise Idealıa adlı krem. Bu da işe yarayacağını düşündüğüm bir krem bakalım göriciiiz..


Biri şampuan biri fondöten olmak üzere 2 adet de tester var. Bu sayede Vichy'nin birçok ürününü deneme fırsatı bulmuş olacağım..
 Türkiye'de var mıdır bu set bilmiyorum ama varsa bir göz atmanızı tavsiye ederim. Fiyatı da gerçekten uygundu çünkü

Hala devam etmekte olan çekilişime katılmak isterseniz: tık



11 Aralık 2013 Çarşamba

Blog satışı yapmalı mıyım?

Çekilişimde Türkiye'de olmayan ürünlerden hediye ediyorum. Bi 10 gün sonra filan da Türkiye'de olacağım ve bu yüzden birçok kişiden Türkiye'de olmayan bazı ürünleri getirmem için istek aldım. Gönül isterdi ki herkese hediye edebileyim ama bu malesef mümkün değil :( Bu blogu da satış yapmak vs gibi bir niyetle açmadım o yüzden böyle birşey yapmalı mıyım diye tereddütteyim.. Sizlerden tavsiye bekliyorum istenilen ürünlerden, biraz kar amacı güderek:) türkiye'e getirsem iyi birşey olur mu ki acaba? Bide tecrübeli olanlar bu işlerin nasıl yürüdüğüne dair bilgi verebilirler mi? Yorumlarınızı bekliyorum Sevgiler!

10 Aralık 2013 Salı

Bourjois Color Boost

       Kalem şekilli, lip crayon denilen dudak ürünleri sanıyorum ki Clinique'in chubbystickleriyle başladı. Bu günlerde de hemen her markanın standlarında görür oldum. Ben daha önce Revlon just bitten kissable balm stain kullanmıştım. Yazısını okumak için tık tık  Bu ürün de görüntü itibariyle ona çok benzediğinden benzer beklentilerle almıştım. Ama belirtmeliyim ki çok farklı 2 ürün.

     Revlon lip stainlerin en dikkat çeken özelliği kalıcılığıyken, Bourjois color boostları kalıcılık konusunda çok etkileyici bulmadım. Gerçi üzerinde 10 saat yazıyor ama bu görüşe katılmıyorum diyeyim kibarca :)

     Spf 15 oluşu da hoşuma gitti, çünkü dudak ürünlerinde güneşten korunma çok sık rastlanan birşey değil.

     Revlon lip stainlerde, yoğun pigmentasyon ve çok mat görüntü elde ediyorken, color boostun daha ışıltılı bir bitirişi var. Işıltı derken yanlış anlaşılmasın, simli pırıl pırıl bir durum değil...

     Benim en çok hoşlandığım özelliğiyse, yumuşacık yapısı oldu. Çok güzel nem veriyor dudaklarıma, ve şuana kadar kullandığım dudak ürünleri arasında dudağımdayken varlığı en az hissedilen bu sanırım. Hiç yapış yapış ya da kuru bir his bırakmıyor. Dudak kusurlarını vurgulamayan sür çık tarzında bir ürün. Bayılıyorum hızlı uygulanabilen makyaj ürünlerine!

     Sürüş şekline göre daha hafif ya da  yoğun görüntü elde edilebilmesi de büyük avantaj. 5 farklı tonu var. Ben bunlardan 2sini aldım. Biri Red Sunrise adlı bir kırmızı ki son zamanlarda en çok kullandığım ruj sanırım bu. Bu noktada şöyle bir açıklama yapmalıyım, herkesin kırmızı ruj sevmediğini ve kullanmadığını biliyorum ama itiraf ediyorum ben kırmızı tonlarını seviyorum :) Ama tabi geçen gün yazısını yazdığım The Balm'ın Mia Moore adlı ruju (TIK TIK) gibi yoğun bir kırmızı pek okula filan uygun olmuyor. Color Boost'un kırmızısı bu konuda beni mutlu etti. Çok rahat her tür makyaja kullanılabilir bir kırmızı hele ki tek kat hafifçe sürülürse gayet doğal-ımsı duruyor. Elimdeki diğer renk ise peach on the beach adlı çok açık bir şeftali-pembe. Çok özel bir renk değil ama biraz koyu göz makyajı yaptığımda severek kullanıyorum.
   





Hu HUUU Çekilişime katılmak ister misiniz? HAYDİ ÇEKİLİŞE!
     

7 Aralık 2013 Cumartesi

Real Techniques Stippling Brush

           Pixiwoo kardeşlerden Samantha Chapman'ın tasarımı olan Real Techniques fırçaları duymayan kalmamıştır artık. Her bir fırçaya bir servet ödemeden de kaliteli makyaj fırçaları kullanabiliyoruz artık Sam abla sağolsun!
           Ben de nasıl bulsam nerden alsam derken your face, my canvas adlı blogda Cloud 10 Beauty adlı  siteden sipariş verilebildiğini okumuştum. Core collection adlı seti ordan sipariş ettim ve sorunsuz elime  ulaştı. O gün bugündür de fondöten fırçası olarak setin içindeki buffing brush'ı kullanıyorum zevkle!
          Sonra birkaç ay önce Sofya'da rastgele bir kozmetik mağazasına girdiğimde çok hoş bir sürprizle karşılaştım. Real Techniques fırçalar! Stippling fırçasını da o zaman edindim. Aslında benim gözüm uzun zamandır Mac'in 187 numaralı stippling fırçasındaydı ama bir türlü bütçe ayıramamıştım ona. Real Techniques'in stippling fırçası da aynı işlevi görebilir diye düşündüysem de pek öyle olmadı... Fondöten uygulaması beni pek tatmin etmedi malesef. Hem çok zaman alıyor, hem daha çok ürün kullanmama sebep oluyor hem de kapatıcılığı Buffing fırçaya göre çok yetersiz kalıyor.
         Fondöten konusunda hayal kırıklığı yaşamama rağmen, bu fırçayı aldığıma memnun değilim diyemeyeceğim çünkü çok önemli bir derdime deva oldu. Allık! Malesef bu konuda elimin ayarı hiç iyi değil. Hiç aynı yoğunlukta uygulamayı beceremiyordum. Eşitliyim derken fazla yoğun oluyordu. Bu seferde palyaço gibi dolaşmıyım diye yoğunluğunu azaltmaya çalışıyordum filan filan.. Bir allık sürmek böylesine zor olmamalı a dostlar! Neyse konunun özüne dönersem bu stippling fırça allık uygulama konusunda cidden çok iyi. Tam doğru miktarda ürün alıyor ve çok doğal bi şekilde dağıtıyor cildime. Burdan, İngiltere'den Samanthagillere kokulu öpücük gönderiyorum sağolsun varolsun!
        Real Techniques fırçaları keşif isteğim bitmiş değil, ilk hedefim çekilişe de koymuş olduğum expert face brush. Kazanan için alırken kendim için de alacağım bir tane :) Bu arada çekilişi katılmak isterseniz tık tık
        Bana tavsiye ettiğiniz, muhakkak almalısın dediğiniz başka bir real techniques fırçası varsa yorum bırakırsanız minnettar kalırım:) SEVGİLER!..








3 Aralık 2013 Salı

Dansetmek güzeldir...

     Kendime en çok kızdığım konulardan biri hiçbir enstruman çalamayışım biri de dans etmeyi çok sevmeme rağmen herhangi bir dansı öğrenmek için bir çaba sarfetmeyişimdi. Hafif(!) kilolu olduğumdan, salakça bir düşünceyle dansı kendime yakıştıramıyordum... Bu sene hayatımda yaptığım birçok değişikliğin yanında saçma düşünceyi de ekledim vee "dans etmek istiyom ben yeaaa!" dedim.

     Bu aşamada hangi türde dans etmek istediğime karar vermek kalmıştı. Her köşe başı salsa kursu ama neden pek ilgimi çekemedi salsa. Bir takım tesadüfler sonucunda WEST COAST SWING adlı dansı keşfettik yakın bir arkadaşımla. Hemen aynı hafta kendimizi west coast swing dersinde bulduk. İlk zamanlarda, bu ne bee nasıl yapılıyo ki derken derken şimdi yavaş yavaş dans etmeye başladık ve ben inanılmaz keyif alıyorum! Hocaların ikisinin de iri kemikli (!) oluşu da benim kiloyla ilgili takıntılarıma cevap oldu:) Bayan hoca sokakta yanından geçseniz dikkatinizi çekmeyecek vasat görünüşlü bir hatunken, dans ederken bir güzelleşiyor bir zarif gözüküyor anlatamam!
 
     Ben dans ederken öylesine mutlu oluyorum, dansa gideceğim günler öylesine heyecanlanıyorum ki sizlerle paylaşmasam olmazdı. İçinde dans etme isteği olup da cesaret bulamayan ya da erteleyip duran varsa belki gaza getirebilirim bu arada :) Daha az bilindik farklı bir dans arayışınız varsa da SWING'e bir bakın derim...

      Bu swing nasıl bişey ki diyen olursa bu güzel bir video :)
     
Bu arada bugün başlayan çekilişime katılmak isterseniz tık tık

yılbaşı çekilişi (SONA ERDİ)

     Malum yılbaşı geliyor! Ben de yılbaşı tatili için hazır Türkiye'e geliyorken sizler için de bazı hediyeler getirmek istedim.. Bu hediyeleri de, bir önceki yazımda bahsettiğim gibi, Türkiye'de olmayan ürünlerden seçmek istedim. Ve geçen çekilişimde de olduğu gibi ürünlerin renk seçimlerini, çekilişin kazananına bırakacağım. O yüzden temsili VE ALINTI görseller kullanıyorum... Gelelim hediyelereee

                                  REAL TECHNIQUES EXPERT FACE BRUSH



MAYBELLINE INSTANT AGE REWIND ERASER


REVLON COLORSTAY ULTIMATE SUEDE


KATILIM KOŞULLARI

  • google friend connect'den ve bloglovinden takipçim olmanız ve güncel mail adresinizi yorum olarak bırakmanız çekiliş için tek koşul :)
  • blogu olanlar, bloglarında çekilişi duyurup linkini de yorumlarına eklerlerse +2 hak elde edecekler
  • facebook ve twitterdaki duyurular içinde +1 hak elde edilecek


Çekiliş 18 Aralık 00.00'da sona erecek :) 
İYİ ŞANSLAR! SEVGİLER!



29 Kasım 2013 Cuma

The Balm Ruj

     


    Bulgaristan'da The Balm olmadığından, yazın Türkiye'e gittiğimde hevesle birkaç The Balm ürünü edinmiştim. Bunlardan biri de yüzde 50 bayram indiriminden aldığım rujdu. O sırada koyu kırmızı bir ruja ihtiyaç duyduğum için Mia Moore adlı bu rengini aldım. Ama Türkiye'e gider gitmez okula giderken filan da kullanabileceğim birkaç rengini almak istiyorum. Çünkü cidden çok ama çok beğendim





        Pigmentasyonu şahane! Tek seferde bu kadar renk veren bir rujum olmamıştı hiç ama tabi Mac gibi biraz daha yüksek fiyatlı markaların rujlarını denemediğimden kıyas yapamayacağım...




        Kalıcılığı da oldukça tatmin edici. Normalde kırmızı rujlarda yaşadığım dağılma, dişe bulaşma gibi sorunları bu rujda yaşamıyorum  bu da benim için çok önemli açıkcası.. Birşey yiyip içmediğimde 5 saat filan hiç  bozulmadan kullanabiliyorum ki birşey yiyip içsem de tamamen çıkmıyor, tabi o noktada tazelemek lazım abartmaya gerek yok :)


       Yazın böyle bir sorun yaşamamıştım ama kış geldikten sonra dudaklarımı biraz kuruttuğunu hissediyorum. Bu da kalıcı ve mat rujlar için beklenen bir özellik zaten o yüzden beni çok rahatsız etmiyor. Rujdan önce dudaklarımı iyice nemlendiriyorum sorun kalmıyor.


      Daha önce kırmızı ruj olarak Maybelline'in color sensational serisinden fatal red kullanıyordum. Onu da çok beğeniyordum ama açıkcası The Balm'ı aldığımdan beri Maybelline'e hiç elim gitmedi.

 
      Diğer dudak ürünlerine ait yorumlarımı okumak için:
      max factor elixir
      loreal caresse wet shine lip stain
      rimmel kate moss
      revlon just bitten kissable balm stain
      maybelline color sensational


     Bu arada bir yılbaşı çekilişi düzenlemek istiyorum. Daha önceki çekilişimde yaptığım gibi bu çekilişte de Türkiye'de bulunmayan ürünlerden olsun kazanan kişinin merak ettiği bir ürünü deneme fırsatı olsun istiyorum. Örnek verebileceğim bazı markalar, Revlon, Wet'n wild, Real Techniques vs. Ya da bazı markaların bazı ürünlerini Türkiye'e getirmediğini duydum. Örneğin az önce severek takip ettiğim bir blogda şu yazıyı okudum. Bu tarz ürünlerden de koyabilirim diye düşünüyorum çekilişe. Sizlerin de aklında böyle ürünler varsa bana yorum yazarsanız ve bu çekilişin hediyelerini belirlememde yardımcı olursanız minnettar kalırım..

   
     Çekilişten ve yazdığım diğer yazılardan haberdar olup beni takip etmek isterseniz, sağdaki eiffel kulesine ya da sağ en alttaki bu siteye katılına tıklayınız :) Sevgiler...


25 Kasım 2013 Pazartesi

Nasıl zayıflıyorum

             Uzuun bir zaman sonra tekrar merhaba!  Artık şöyle oldu böyle oldu o yüzden yazı giremedim diye açıklama yapmaya yüzüm yok pek ama kafamda birçok konu birikti ve önümüzdeki günlerde daha aktif bir blogger olacağımın sözünü verebilirim...




             Bugünkü yazının konusu ise benim içim biraz hassas bir konu. Pek çok kadının, toplumun bize dayattığı ölçülerin üstünde olmasına rağmen çok güzel göründüğünü ve gayet mutlu olduğunu biliyorum ama ben kısa zamanda çok kilo alıp yeni vücudumla da bir türlü barışamamıştım. Bu bende büyük bir özgüven sorunu yaratmıştı. Daha hoş ve bakımlı bir hatun kişi olmak istiyordum, hatta bu blogu da bu süreçte kendimi motive etmek için açmış ve haydi güzelleşelim diye başlık atmıştım. Bu yolda koyduğum hedeflerden biri de kilo vermekti.  Blogu açtığım günden bu güne epey yol katettiğimi gururla söyleyebilirim. Kilo vermek için yaptıklarımla ilgili pek bir paylaşım yapmadım blogda çünkü başaramazsam, şunu yapıyorum bunu yapıyorum dedikten sonra rezil olacağım gibi hissettim sanırım.. O kadar çok kez tamam artık bugün diyete, spora vs. başlıyorum deyip yarım bırakmıştım ki birşeyleri!.. Çevremden sen kilo veremeyeceksin bu gerçeği kabullen diyenler bile oldu.


              Şuanda bu yazıyı yazıyorum diye bu yolculuk bitti sanmayın. Tam aksine daha çok  yolum olmasına rağmen biraz şımarıp son birkaç haftadır saçmalıyorum yeme içme konusunda. Sevgili blogumu da yine kendimi motive etmek için kullanıyorum :) Ayrıca benim yaşadıklarım şuanda evinde oturup kafasında "nasıl kilo vericem ben yaa" düşüncesiyle internette o siteden bu siteye savrulan birilerine ilham verirse çok mutlu olurum..

               Rakamlardan bahsetmek gerekirse, en kilolu olduğum dönemde korkumdan tartılmasam da, 16-17 kilo civarı verdiğimi tahmin ediyorum. Çok kesin bir hedef koymadım ama 36 beden olmak istiyorum, sanırım 10kg civarı daha vermem gerekecek. Sizlere nacizane tavsiyem, çok büyük hedefler koyarak kendinizi korkutmayın. Ben 25-30 kg arası vermem gerektiğini düşündükçe fenalık geçirecek gibi oluyordum. O yüzden daha ulaşılabilir hedeflerle başladım. Tartıda 70leri göreceğim ve bir daha asla 80li rakam olmayacak dedim ilk hedef olarak, sonra 75 olsam rahatlarım, 60ları görmek istiyorum diye diye devam ettim. 69,8 gördüğüm gün sevinçten ağlayacaktım nerdeyse siz düşünün :) şimdiki hedefim ise 50lileri görmek, 59 beni nasıl mutlu edecek bir bilseniz! :D
             
               Öncelikle maddi imkanı ve durumu uygun olanlar için bence iyi bir diyetisyene gitmek en ideali. Benim yurtdışında yaşamam ve öğrenci olmam dolayısıyla böyle bir imkanım olamadı.. İnternette pek çok diyet listesi, formülü vs var. Bir gün sadece patates bir gün sadece muz yemek gibi saçma sapan listelerin ne kadar sağlıksız olduğunu söylememe gerek var mı bilmiyorum. Hiç denemedim bile. 5. sınıf tıp öğrencisi olarak ayıp olurdu yani :) Ben bazen kendimi disipline sokmak için bu listelerden de yararlandım. Ama bu konudaki dayanak noktam her zaman şu oldu ; kilo vermenin basit bir formülü var harcadığın kalori, aldığın kaloriden fazla olacak. Harcadığımız kalorinin, aldığımız kaloriden 7000 fazla olması durumunda 1 kg veriyoruz. Hiç spor yapmasak da günlük aktivitelere ve sindirim, solunum gibi metabolik faaliyetlere harcadığımız belli bir kalori var. İnternette birçok sitede hesaplanabiliyor bu günlük harcadığımız kalorimiktarı . Ama şunu da belirtmekte fayda var ki bir kadın için önerilen en düşük günlük kalori tüketimi 1200.  1200'ün altında kalındığında metabolizma hızı düşecektir ve bunun da uzun vadede pek hayırlı sonuçları olmuyor malesef
               
                Dikkat ettiğim bir diğer konu abur cubur kısıtlaması oldu. Biliyorum sevdiğiniz yiyecekleri hayatınızdan tamamen çıkarmayın diyorlar ama bence bir süreliğine çıkarılmalı. Çok kalorili olduklarından değil bağımlılıklarımdan kurtulmak için bir süre cips, çikolata vs hiç tüketmedim. Çünkü bunları yedikçe yiyesim geliyordu, malesef tavsiye edilen gibi arada sırada az miktarda, kendime ödül olarak filanda bırakamıyordum işi... güzel olan ise bir süre sonra bu yiyecekleri aramadığımı farkettim. Araştırmalar bağımlılıktan kurtulma süresinin 21 gün olduğunu söylüyor ama saymadım vallahi bilemeyeceğim :)

               Bence bana en çok yararı olan davranışım akşam 7den sonra hiç birşey yememek oldu. Bunun herkes için mümkün olmadığını biliyorum ama ben meyve bile yemedim ilk zamanlar midem kazınıyordu ama sonra sabah uyandığımda kendimi çok daha iyi hissetmeye başladım.

               Gelelim sporaaa. Biliyorum çoğumuz için spor alışkanlık olmadığından çok zor geliyor ya bir türlü başlayamıyoruz ya da başlayıp bırakıyoruz. Ben spor yapmaktan keyif almama rağmen malesef  kendime hergün spor yapmamak için bahaneler bulmayı başarıyordum. Sonra kendime şöyle söyledim gerçekten bu kadar iradesiz miyim? Nasıl hasta olduğumuzda hoş birşey olmamasına rağmen ilaç alıyoruz, çok da keyifli olmamasına rağmen işe ya da okula gidiyoruz sporu da böylesine bir zorunluluk hissiyle yapacağım dedim. Kendime bir ay boyunca hergün spor yapma koşulu koydum. Bu bir ayın sonunda zaten spor yapmay ister hale gelmiştim. Aksattığım zamanlar da çok oldu elbette ama spor yapmak büyük bir külfet olmaktan çıktı gözümde. Nasıl bir spor yapsam mı diyorsunuz? Spor salonuna gidebilecek parası, zamanı vs olanlar için sorun yok zaten ama alternatif peşindeyseniz internette de birçok video var. Benim kullandıklarım: Leslie Sansone walk at home, Callanetics, ve çeşitli pilates videoları oldu. Severek okuduğum bloglardan biri olan http://sofyagunlukleri.blogspot.com sayesinde de şu ablayı keşfettim:  http://www.youtube.com/user/blogilates sitesi de şu:  http://www.blogilates.com/  Bu kızcağız pilatese yeni başlayanlar için de düzenli yapanlar için de aylık programlar hazırlıyor. O programlar benim için cidden hayat kurtarıcı oldu. Hem disipline soktu hem de farklı kas gruplarını çalıştırmamı sağladı. Şiddetle tavsiye ediyorum! :) Sporla ilgili şunu da söylemeliyim ki lütfen yapamıyorum diye pesetmeyin. Elbette ki hiç bir fiziksel aktivite olmadan yaşıyorken ve bir de üstüne kilo fazlamız varken ilk spora başladığımız gün Ebru şallı zarifliğiyle mekik çekemeyiz. Ama zamanla kaslarının güçlendiğini gördükçe, hareketleri çok daha rahat yapabildiğini farkettikçe insan kendisiyle bir gurur duyuyor! Çok hoş bir his..

Bu yukarıda bahsettihim blogilates ablanın yeni başlayanlar için pilates programı ama sitesini ziyaret ederseniz daha okunabilir bir boyutta bulabilme imkanınız olur. Bahsedilen egzersizlerin hepsi youtube kanalında var


               Çok uzun bir yazı oldu farkındayım. Kaç kişi yazının sonuna kadar okur bilmiyorum gerçekten. Ama oooh paylaştım rahatladım a dostlar der sevgilerimi iletirim! :)
 





30 Eylül 2013 Pazartesi

Nivea Duşta Vücut Kremi

     
     Blog dünyasını şöyle bir çalkalamıştı Nivea duşta vücut kremi ilk çıktığında... Pek çok blogger tanıtım yazısını yazdı ben de o sayede duyup deneme kararı almıştım. Banyodan sonra vücudumu nemlendirmeyi genelde unuttuğumdan duş esnasında kullanılabilecek bir krem fikri beni ilk duyduğum anda cezbetti. Sadece acaba yağlı bir his bırakır da temizlenmemiş gibi hisseder miyim diye tereddüt ettim bir süre. Neyse ki böyle bir sorun yok.

   
     Ben kuru ciltler için olanını aldım badem yağı içeriyormuş ( ona da aldıktan sonra dikkat ettim tüylenme yapmasa bari) bir de normal ciltler için vardı yanlış hatırlamıyorsam. Fiyatı 12.50 Tl. Pek ucuz sayılmaz ama 250 ml kıvamlı bir ürün uzun süre bitmeyeceğini düşünüyorum. Kullanımı gayet kolay. Yıkandıktan sonra ürünü uygulayıp daha sonra duruluyorsunuz saç kreminin vücut versiyonu gibi yani...

         
Duştan çıktıktan sonra gerçekten cildimin nemlenip, yumuşadığını hissediyorum. Diz ve dirsek gibi ekstra bakım isteyen bölgeler için tabi ki yeterli gelmiyor ama benimki kadar kuruysa cildiniz o bölgeleri anca body butter paklıyor zaten:)


          Benim sevdiğim bir ürün oldu ve kesinlikle almaya devam edeceğimi söyleyebilirim...

not: fotoğraf google görsellerden alıntıdır


       

12 Eylül 2013 Perşembe

şallarımı nasıl düzenledim..

  Biliyorum ki şallarını nasıl ve nereye koyacağını bilemeyen bir tek ben değilim. O yüzden kendimce bir çözüm bulmuşken de kendime saklamayayım dedim. Daha önce şallarımı katlayıp üstüste koyuyordum ama birşey almaya çalışırken hepsini bozuyordum ve özellikle yün olanlar çok yer kaplıyordu. Sonra ikea'daki şal askısını gördüm ve hemen atladım tabi ama bir süre onu da nasıl düzenleyeceğimi bilemedim çok karmakarışık ve kullanışsızdı. Sonra yabancı bir bloggerda bu düzenleme şeklini gördüm. Mucizevi bir şey filan değil ya da süper düzenli de gözükmüyor ama hafif salaş olması, ve tüm şallarımı aynı anda görüyor olmak ve diğerlerini bozmadan kolayca alıp kullanabiliyor olmak beni cezbetti. İşte benim şal organizasyonum!


Arkadan birazcık daha düzensiz gözüküyor ama gardrobun köşesine koyduğum için o kısmı gözükmüyor ;)


Ben askının boş halinin fotoğrafını çekmeyi unutmuştum o yüzden aşağıdaki görsel alıntırdır.


 Fiyatını hatırlamıyorum ama çok uygundu.




Benim de BALMJOVİ'm var!:)




         Geçtiğimiz sene blog dünyasının içine girişimden itibaren en çok ağzımı sulandıran paletlerden biriydi BALMJOVİ. Ama the Balm Bulgaristan'da satılmadığından, boynu bükük Türkiye'e dönmeyi bekliyordum. Döner dönmez de aldığım ilk şey bu oldu. Gerçekten heveslendiğim kadar  varmış. BA-YIL-DIM!




         The Balm markasıyla ilgili konuşurken zaten tasarım konusundan bahsetmemek olmaz. Tüm ürünlerinin çok hoş ambalajları ve isimleri var. Bu ürünün tasarımı da çok keyifli. Mıknatıslı 2 kapağı var. Yukarı açılan büyük kapakta kalp şeklinde oldukça büyük bir aynası var. Aşağı açılan minicik kapakta ise bize hangi far tonlarıyla hangi ruju birlikte kullanabileceğimize dair örnekler vermiş. 12 far tonu, 1 highlighter, 1 allık, 2 de ruju var.


          Farlar, adagio adlı krem rengi far hariç, ışıltılı. Ama çok zarif duran hafif bir ışıltıları var gözünüzü korkutmasın. Kremsi bir yapıları var ve tozutma yapmıyorlar. Pigmentasyonları muhteşem. Kalıcılık konusunda ben hiç bir sorun yaşamadım ama bu her defasında far bazı kullanmış olmamla da ilgili olabilir.



     
 Highlighterı, highlighter kullanma alışkanlığı olmayan beni bile çok etkiledi. Kullandığım hemen her seferinde makyajdan anlamayan insanlardan iltifat aldım. Bugün sen cildine birşey mi yaptın çok hoş bir ışıltı var sende diye:) (Yoo bişi yapmadım doğal halim bu şekerim hihihi:)) Neyse... Bu highlighter galiba The Balm'ın meşhur Mary-Lou Manizer'ın aynısıymış..




        Allık çok hoş bir pembe-şeftali tonlarında. Belli belirsiz minicik ışıltıları var. Pigmentasyonu şahane, kalıcılığı çok iyi. Bu da Fratboy'un aynısıymış meğer bu gerçeği gidip fratboy almadan önce duysaydım iyiydi.. Neyse...

        Rujların biri daha doğal renklerde diğeri ise çok hoş bir kırmızı. Mecburen dudah fırçasıyla sürüldüğü için kırmızı da bile daha doğalımsı bir görüntü elde ediliyor. Hani böyle vuhuuuu bir kırmızı değil. Bu rujları kullanmayı çok seviyorum ama kalıcılıkları pek iyi değil açıkcası o yüzden evde makyajımı yaparken bunları kullanıyorsam dışarı çıktığımda yanımda başka bir ruj oluyor. 1-2 saat sonra başka bir ruj sürüyorum. (aklıma gelirse tabi)

      Açıkcası bu paletle ilgili sayısız yazı olduğu için swatch yapmıyorum. Ama bu paletle makyaj yapıp yapıp paylaşmak istiyorum arada sırada:) Bir sonraki yazıda görüşmek üzere sevgiler...
 Diğer palet yazılarımı okumak ister misiniz?
  elf far paleti
  urban decay naked


11 Eylül 2013 Çarşamba

Flormar ıslak&kuru kompakt pudra

     

     Merhabalar uzun bir aradan sonra yeni bir yazıyla karşınızdayım!.. Sofya'a döndüm ve tatil modundan çıktım:) Dolayısıyla artık düzenli yazı yazmaya başlayabiliriiiim... Bu yaz denediğim ve denemekte olduğum pek çok ürün var hepsinin yazıları yolda. Arada da kitap, dizi, spor gibi kozmetik dışı konularda da birşeyler karalıyayım diyorum ne dersiniz?





       Sonbaharın ilk yazısında yazın benim için kurtarıcı olan Flormar pudradan bahsetmek istiyorum.        Geçtiğimiz kış cildim çok fena kuruduğundan, hangi pudrayı kullanırsam kullanayım pütürlü bir görüntü oluşuyordu ben de gaza gelip "peeh ben pudra kullanmam artık yeaa" deyip elimdeki pudralardan kurtuldum! İyi halt ettim. Yazın da pırıl pırıl parlayan yağlı cildime fellik fellik pudra aradım. Öncelikle burdan nefret yazısı yazdığım Rimmel Stay Matte pudradan özür diliyorum, meğer kışınki kötü görüntü benim cildimin problemli olmasındanmış.(o yazı için tık tık ) Ahı mı tuttu ne yaptıysa yazın bir türlü transparan ya da benim ten rengime uygun olanından bulamadım:( Flormar ürünleriyle de pek bir tecrübem olmamasına rağmen satıcı arkadaşın ikna kabiliyeti sayesinde bu pudrayı denemeye karar verdim.


    (pisliğini mazur görün:))

            Bir kere Flormar kendini cidden çok geliştirmiş ürünün paketi çok şık ve kullanışlı. 2 taraftan kapak açılıyor. Bir kapakta aynası, arka kapakta ise sünger aplikatörü var. Kuru ya da süngerimizi ıslatarak ıslak uygulayabiliyoruz. Ben, fondöteni sabitlemek niyetiyle kullandığımdan kuru hali beni tatmin ediyor, bu haliyle bile fondötene destek ilave bi kapatıcılık sağlıyor. Ama ıslak hali daha iyi kapatıcılık veriyor, cildinde çok büyük sorunlar olmayanlar tek başına pudrayı kullanabilir..




            Kalıcılığı çok süper değil 4 saatte bir filan tazeledim. Ama Flormar'ın makyaj bazını kullandığım günler kalıcılığı çok daha iyiydi. 18 Tl'lik bir üründen bahsettiğimiz düşünülürse çok çok iyi bence. Şöyle ki ben bunu kuzenimin düğünü için yaptığım makyajda kullandım ve herkesin makyajı akmışken benim makyajım gecenin sonunda aynen duruyordu. Kısacası ben biraz da şaşırarak çok beğendim. Bütçe dostu bir pudra arayanların bir şans verebileceği bir ürün kesinlikle...


   


3 farklı tonu var bendeki en açık olan W05




23 Ağustos 2013 Cuma

Ne var ne yok / neler izliyorum

Merhabalar, çook uzun bir ara verdim blog yazılarına malesef. Yazın İzmir'e gelince planladığım hiç birşeyi yapmıyorum öyle aylak aylak ordan oraya savruluyorum, bu huyuma da acayip sinir oluyorum!:(


 Her neyse olduğu kadar artık diyelim... Aslında bu yaz bazı yeni ürünler deneme imkanım oldu bir çoğundan da memnun kaldım ve yazılarını yazmak istiyorum ama hala izmirde olduğumdan çok sistemli yazı giremeyeceğim. Bu yüzden kozmetik yazılarını daha programlı hareket edebileceğim Eylül'e bırakıyorum. Bu gün başka bir konuda birşeyler karalamak istedim. Çok fazla yabancı dizi izleyen bir insan olarak izleyip bitirdiğim ya da izlemekte olduğum bazı dizileri sizinle paylaşmak istedim. Ancak çok populer bazı dizileri zaten herkes duyduğundan onlardan bahsetmek istemiyorum onun yerine daha az bilinen, keşfettiğime mutlu olduğum sizlerle de paylaşmak istediğim diziler var listemde. Ancak önceden uyarayım daha çok kız dizilerini beğeniyorum ve itiraf ediyorum zaman zaman ergen dizilerine de takıldığım oluyor:)
(görseller bana ait değildir)




BEING ERICA Hayatında hiç birşeyin yolunda gitmediğini düşünen otuzlarında Erica adında bir hatun hayata dair pek umudunun kalmadığı sırada bir terapistle tanışıyor. Terapist ondan pişmanlıklarının bir listesini yapmasını istiyor ve ortaya çıkıyor ki bizim terapist bildiğimiz terapistlerden değil ve zamanı geri sarma yeteneği var. 4 Sezon Süren bu dizide Erica'nın geçmişe gidip hatalarıyla yüzleşmesini, dersler çıkarmasını ve aynı zamanda adım adım hayatını değiştirme çabalarını izliyoruz. Benim şahsen çok keyif aldığım bir diziydi 4 sezonu bir çırpıda bitirmiştim içim rahat tavsiye ediyorum.





































MAKE IT oR BREAK IT

 Bu diziyi keşfetmemin sebebi jimnastiğe olan merakımdı.(izlemeye tabi ki) Profesyonel olarak artistik jimnastik yapan ve olimpiyatlara hazırlanan bir grup genç kızın hayatını anlatıyor dizi. Bol Bol jimnastik sahnesi içerdiği gibi karakterlerin birbirleriyle ve aileleriyle olan ilişkileri ve aşkları da konu edilmiş. Bana olimpiyatlara hazırlanan sporcuların hayatları büyülü gibi geldiğinden çok severek izledim ancak konusu gereği herkesin zevkine hitap etmeyebilir bu gerçeği kabulleniyor ve mutlaka izlemelisiniz gibi çok iddialı bir cümle kullanmıyorum:)
























 SWITCHED AT BIRTH

 Şuanda devam etmekte olan bu dizinin 2. sezonu yeni bitti. 3. sezonu sanırım 2014 ocak ayında başlayacakmış:( Ama ilk 2 sezon 20 küsur bölümlük, baya tatmin edici:) Hastanede bir hata oluyor ve 2 kız bebek karıştırılıyor. Bu hata bir tesadüf sonucu kızlar 14-15 yaşlarındayken ortaya çıkıyor. İki aile de ne biyolojik çocuklarından ne de o ana kadar kendi çocukları olduğunu düşünüp yetiştirdikleri kızlarından vazgeçmek istemiyor. Bir yol bulup birbirlerine alışma süreçlerini izliyoruz dizide. Ailelerden birinin deli gibi zengin olup birinin ise daha mütavazi bir yaşam süren latin kökenli bir aile olması işleri biraz daha zorluyor. Kızlardan birinin sağır olması da diziye renk katmış. Ben kendi adıma sağırların dünyasına dair birşeyler öğrenebildiğime seviniyorum. Sonuçta kızlar genç kız olduğundan dizinin hafif ergen dizisine kaçma durumu oluyor zaman zaman ama konu ilginizi çektiyse bir şans vermenizi tavsiye edrim.



















 DROP DEAD DIVA

 Bu dizi de hala yayınlananlardan. Şuanda 5. sezonunda ama ben daha oralara gelmedim:) Hayatta tek uğraşı iyi görünmek olan manken bir hatun bir trafik kazası geçiriyor ve aslında ölmesi gerekirken yaptığı bir haylazlıkla dünyaya geri dönüyor, yalnız bir terslik var çünkü kendi vücudunda değil biraz(!) kilolu kendisinden yaşça büyük oldukça ciddi bir hayatı olan bir avukatın vücudunda uyanıyor. Artık tamamen farklı bir hayatı var ve buna ayak uydurmak zorunda. Eski hayatındaki nişanlısının da kendisiyle aynı ofiste çalışması ve ona neler olduğunu anlatamaması da işleri zorlaştırıyor. Çok keyifli bir dizi özellikle fazla birşey düşünmek istemediğiniz sadece gülümseyip iyi zaman geçirmek istediğiniz zamanlar için birebir!


 Yazıyı yazmaya başlamadan önce kafamdan bu dizileri belirlemiştim ama yazdıkça aklıma başka diziler de geliyor. Bir yazıya da çok yükleme yapmak istemiyorum. Korkup okumaktan vazgeçilebilir:) İzlediğim başka dizilerden de bahsetmemi isterseniz bunu yorum kısmına belirtirseniz bu dizi yazılarını devamlı hale getirebilirim diye düşünüyorum. Bir de bir ara da beni çok etkileyen bazı kitaplardan da bahsetmek isterim ne dersiniz? Bir sonraki yazıda görüşmek üzere sevgileeer..

25 Temmuz 2013 Perşembe

mini alışveriş-gratis, match kozmetik

        Yazları İzmir'e döndüğümde ilk birkaç haftam çok hareketli geçiyor. Bir de araya küçük bir tatil de sıkıştırınca pek blogla ilgilenmeye zaman bulamadım. Özlemişim vallahi birşeyler yazmayı. Bugün küçük bir alışveriş yazısıyla dönüşü yapalım önümüzdeki günlerde ise bu aldıklarımın yorum yazılarıyla devam ederim diye düşünüyorum. Gelelim aldıklarıma...

     

































 Bu minik alışverişin şahı The Balm'dan BalmJovi adlı palet oldu. Bulgaristan'da The Balm olmadığından bloglarda yorumlarını ağzım sulanarak okuduğum bir üründü nihayet kavuştum ama henüz kullanmadım.. Bu paleti 60 liraya aldım 70 küsurdan inmiş sanırsam. Kullandıktan sonra swatchlarıyla birlikte yazısını yazacağım. Yaz boyunca The Balm ürünleri almaya devam etmek istiyorum mutlaka alınmalı dediğiniz ürünleri varsa tavsiyelerinizi bekliyorum..

 







   













  Görünce heyecanlandığım bir diğer ürün ise beauty blender'ın muadili yumurta şekilli bir makyaj süngeri oldu. Bu ürünü İzmir alsancakta match adlı bir mağazada buldum. Bilinen bir markaysa cehaletimi bağışlayın ama ben match cosmetics diye bir markayı daha önce duymamıştım. Alsancaktaki mağazalarında aynı zamanda victoria's secret ürünleri, aksesuar filan da satıyorlardı hoşuma gitti. Profesyoneller için fırça setleri de gözümden kaçmadı. Bu makyaj süngerini beğenirsem muhakkak bir daha uğramayı düşünüyorum o mağazaya. Makyaj süngerini 12,5 TL'E aldım.

     




















 Ben malesef aynı anda hem sivilce, siyah nokta, gözenek sorunu yaşayıp hem de nemsiz bir ciltten muzdarip olduğumdan daimi bir maske arayışı içerisindeyim. Bir de gratisten deneyeyim dedim skin recipe'nin şeftalili ve cevizli exfoliating maskesini aldım. Bir de yazın açık ayakkabılardan dolayı kuruyup çatlayan zavallı ayaklarım için Andrea adlı markanın foot spa adlı ayak bakım kremini aldım. Aldığım diğer maskeyi ise annem için aldım age-regenerating sümüklü böcek özütlü bir maske bu:). Maskeleri de annem ve ben denedikten sonra kayda değer bir etki görürsem haklarında yazı yazarım diye düşünüyorum
.
   
















 Bir ara watsons's da uğramaya niyetim var indirim zamanları belli ise veya şunu muhakkak al dediğiniz birşey varsa watsons'da gurbetçiliğime acıyıp yorumlarınızla yardım ediniz lütfen:) Sevgiler...


11 Temmuz 2013 Perşembe

ACABA ÇEKİLİŞİ KİM KAZANDI?

   Merhabalar az önce random.org kullanarak çekilişin kazanını belirledim. Kazanan kişi aşağıdaki hediyelerin sahibi olacak.

Revlon Just Bitten Kissable™ Balm Stain
ColorStay Makeup With Softflex for Combination/Oily Skin
199 Hak vardı ve kazanan 120. sıradaki katılımcı oldu.

















Eveeet bu çekilişin şanslısı Deniz oldu. Kendisine hemen mail atıyorum. Hediyelerinin rengini kendisi seçeceği için en geç yarın  bana ulaşmalı ki ben de cumartesi Türkiye'e dönmeden önce hediyelerini alabileyim. Yeni yazılarda ve çekilişlerde görüşmek üzere! SEVGİLER!